3 Ağustos 2011 Çarşamba

Burada içmek yasaktır.. Ölmek serbest..

Gece herkesin uyuduğuna emin olduğum anlarda gidiyorum o parka artık.. kimseyi ağlayamadığıma yalancı şahit etmiyorum..

Salıncakların hemen karşısındaki 'burada içmek yasaktır' yazısının altında içerken..

O son konuşma aklımda.. susuyorum..

- bu salıncaklarda ben gittiğimde sallanmayacaksın bir daha..
-olur..
- kaydıraktan da kayma..
-tamam.. ağlama..
- neden? sen ben ne zaman ağlasam 'sende yaşam var, su varsa yaşam da olmalı' derdin.. uzayda hep aradıkları gibi..
-evet öyle..ben değilsem de,başka biri hala sende yaşayabilir..
- ya sen de?
- ...


Parktaki salıncakların zincirlerine kayıp ilanları astım, kaydırağın kumlarına su serptim, merdivenlerin köşesine oturup hep inecek birini bekledim..

Ve seni hatırlatsın diye belki, kaldırımdaki küçüçük bir karıncaya taşıyamayacağı kadar büyük bir hediye verdim.. kendi hikayemin yarısını senin yokluğundan ödünç aldım..

Vicdanının ipini boğazından çıkardı o, artık bir başkasının dişlerini çürütüyor bakışlarıyla diyorlar senin için..

Hayat senin bana söz veripte yapmadıklarınla, benim sana vermediğim sözleri bile tutmam arasında gelip gidiyor kadın..

Hiç bitmiyor hayat..
hiç bitmiyorsun..

Artık sabahına sana uyanacağım geceleri biliyor.. inadına uyumuyorum..

anladım..

Seni unutmanın, sana dokunmanın, sana veda etmenin hiçbir yolu yokmuş sevgilim..

Şimdi hepsinden vazgeçtim ben bir masalı kurtarıyorum..

Altına uzandığım tabelaya bir cümle de ben ekleyip, sabah beni kaldıracak sokak köpeklerine emanet ediyorum kendimi..

'Burada içmek yasaktır, ölmek serbest'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder