21 Ağustos 2011 Pazar

Unutmak senin adın..

'Bir daha gerçeğin beni davet etmediği bir kalbe, elimde masallarla asla gitmem ve içinde yalanlar olan pembe bir balona binip yerden bir santim bile yükselmem.' diye söz versem kendime, daha çabuk geçer mi gittiğim her yere gelen o yanık çilek kokusu..

Şimdi seni mutlu etmek için gönderilen tüm çiçekler ne senindir, ne gönderenlerin..

o çiçekler onu koparanların da değil sevgilim, ekenlerindir en çok..

Benim iki cümleyle canım yanarken; sen seni hayatla en çok uzlaştırdığını söylediğin 'aşkın bıçağına' konuşmadan koşabiliyorsun..

Biliyorum; anlamadığın yazıları da okumuyorsun..

Sen hayatla hırs hikayesi kurup artık hiç bulamayacağın bir yüz ararken; ben elimde tek şansım olan, ucu her defasında bitmeye yemin eden kalemimle sende kalmaya çalıştım..

Sadece yolu kolay bulsunlar ya da hiç bulamasınlar diye öznesi sen olan sayfalar bıraktım..

Şimdi bir daha beni hiç özlemeyecek bir müzik kutusuna dönme sözüm kaldı sadece, onun da bana 'sakın dönme' melodisi..

Artık senin beni hep sandığın 'ebe oyunu' gibi herkese dokunursam aşkta; otopsimde ölüm sebebime 'alçaklık' yazsınlar hiç düşünmeden her şartta.. ses etmem..

Birgün bir yerde karşılaşırsak, kıyamayacağımı düşünüp kaşlarını gururla kaldırma, onları indirdim ben..içinde boğulduğum yaşların dalgasını da dindirdim..

Herkese çabuk soyunan huyun ve şarap olup herkesi sarhoş eden suyun, aşkla karşılaşmadığın her gün aynayla bakışacak ama unutma;

Ve unutmak hayatta en çok senin adına yakışacak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder