16 Ağustos 2011 Salı

Karpuz çekirdekleri..

Balkonda karpuz çekirdeğinin ayağına yapışmasıymış mevsimlerden yaz.. karpuz çekirdeğini iki parmağına alıp sabaha kadar ağlamakmış, özlemek denen 3 heceli neşter..

Senin dişin ağrırken içerde o gece.. bu balkonda sabaha kadar kabir azabı çekmekmiş senin adın..

Dergilerden güzel yüzler kesiyordun her sabah balkonda..gazetelerden güzel sözler; şiirlerden güzel dizeler ayırıyordun kenara, romanların güzel sayfalarını yırtıyordun..

Güzel olan ne varsa onları elinden kaçıracakmışsın gibi hep saklıyordun..

Bir gün biriktirdikleriyle 'güzel' bir şey yazacak diyorlardı senin için..

Sen de inanıyordun..

Senin kalbini başkalarına tarif ederken.. 'işte bu kadar' derken, baş parmağımla işaret parmağımı kullanıyorum.. bunun hangimiz için daha büyük bir acı olduğuna bile karar veremiyorum.. sorma..

Benim iki avucumun arasındaki yüzünü sevdin sen aynada, benim gözlerimin içine bakarak korktun büyüklüğünden, benim anlattığım hikayedeki sihrine inandın..kendini benim gördüğüm rüyada iyileştirdin.. bundan daha büyük, daha güzel rüyalar umduğunda öylece yürüyüp gittin belki..

daha çok büyüyecektin başka bir düşte.. risk aldın..

Oysa benim rüyamdan uzaklaştığın ilk adımında, küçülüp aslına döndün..

Ben sana bu balkonda bir hikayenin kahramanlığını uygun gördüm, kahraman oldun; başkaları senin unutmanı uygun gördü, ölümüne razı geldin..

Ben olmaz ya bir gün bu balkonda seni unuttuğum gece.. sen ne hissedeceksin merak ediyorum...

Şimdi 'affettik seni' diye bağırıyor gecenin köründe bu balkondaki tüm karpuz çekirdekleri, ilahi adalet bile adını çağırıyor..

Hadi artık bir kalbin olup olmadığını söyle bize..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder